 
        Ardahan, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, sessizliğin boş değil derin olduğu bir yükseklikte yer alır. Arazi yumuşak yaylalarla açılır; dağlar, akarsular ve eski kervanların sesiyle çevrilidir. Bölge sadece Gürcistan sınırını değil, aynı zamanda Anadolu ile Kafkasya arasında kültürel bir eşiği işaret eder. Ardahan'a gelen bir başkalık hisseder – kalıcı bir dinginlik vardır burada.
Çıldır Gölü kış aylarında neredeyse tamamen donar – at kızağı turları ve buz yürüyüşleri için sahneye dönüşür. Posof’taki Aktaş Sınır Kapısında tarih, ticaret ve aidiyet birbirine dokunur. Damal dağlarında yazın beliren silüetler ise portreyi andırır – efsaneleşmiş bir doğa olayı, adı: Atatürk’ün Gölgesi.
Göle – sonsuz yaylaları, hayvan sürüleri ve o özgün tuzlu peyniriyle tanınır. Hanak, nehir vadileriyle eski yollara sessizce yaslanır. Posof neredeyse Gürcü mimarisi taşır – ahşap evleri, yeşil dokusu ve uzun geçmişiyle. Bu doğa gösterişli değil – ama etkileyici. Yürüyene sadece rüzgâr değil, hafıza da eşlik eder.
Damal’da geleneksel kadın kıyafetleriyle bez bebekler yapılır – her biri bir tekstil portresi. Ardahan; eski Alevi merkezleri, Kafkas ezgileri ve sade bir yaşam ritmiyle yaşar: Bal, peynir, lavaş ve kalın bardakta çaylı kahvaltılar. Etli erişte, hangel (içli hamur), ayran aşı (yoğurtlu buğday çorbası) gibi yemekler – abartmadan ısıtır.
 
 
/html>