Süreler: 3:33 ve 3:46
Sarayköy, Denizli’nin batısında, Büyük Menderes kıyısında yer alır. İlçe, özellikle termal kaynakları ve jeotermal enerji üretimi ile ünlüdür. Kızıldere bölgesi, Türkiye’nin ilk büyük jeotermal santraline ev sahipliği yapar. Bu sıcak sular seraları, evleri ve hamamları ısıtır.
Tarih & Kültür: 14. yüzyılda “Sarıbey” köyü olarak kurulan yerleşim, Milli Mücadele yıllarında Ahmetli Köprüsü’nde direniş gösteren gönüllülerle anılır. Güneybatıda yer alan antik Attouda (Hisarköy), köy evleri ile antik taşların iç içe geçtiği eşsiz bir yerleşimdir.
Doğa & Kaplıcalar: Tekke Hamamı ve çevresi 90 °C’yi bulan sularıyla ünlüdür. Şifalı çamur ve buhar tedavisi hem beden hem de ruh için şifa kaynağıdır.
Tekke Hamamı’nın en eski efsanesi bir çoban kızdan bahseder. Susuzluk zamanında yorgun düşüp başını kayaya dayadığında, kayanın çatlağından kızıl duman yükselmiş ve kaynar su fışkırmış. Kız toprağa oturup ellerini suya batırmış; avuçlarındaki yaraları iyileşmiş. Bu yüzden insanlar hamama gelmeden önce bir dal defne veya incir yaprağı bırakır, “suyun kalbe dokunması” için.
Kızıldere’de ise derinlerde uyuyan “ateşin ruhu”ndan söz edilir. Bir dervişin dualarıyla dizginlenen bu ruh, hâlâ geceleri buharla dolaşır. Üzüm yetiştiricileri bağbozumunda ilk yaprağı sıcak buhara tutar: “Toprak güneşi unutmasın” diye.
Attouda için anlatılan bir başka efsane, antik tiyatronun “uyuyan sesi”dir. Kuzey rüzgârı estiğinde taşlardan yükselen uğultunun, geçmişin koroları olduğuna inanılır. Köylüler hâlâ tiyatroya yakın çeşmeye bozuk para bırakır: “Şehir şarkı söylemeye devam etsin.”
Bir de Ahmetli Köprüsü hakkında efsane vardır. Sabah buharı köprünün kemerlerini kapladığında odun taşıyan bir kadının silueti belirirmiş. Sessizce arkasından gidenin, akşam olduğunda kalbindeki sorulara yanıt bulacağına inanılır.
Büyük Menderes kıyısında yaz geceleri bir balıkçının “dilek ipi” saldığı söylenir. İpi üç kez suya batırır, ardından bir isim fısıldar. Eğer ip koparsa yolculuk ertelenir; kopmazsa dilek akıntıyla “doğru kulağa” ulaşır.
Ahmetli Köprüsü’nde uygulanan “üç adım ritüeli” meşhurdur. Köprünün orta kemerinde üç yavaş adım atan ve ardından korkuluğa dokunan kişiye rüzgâr eserse, bu işaret kabul olur. Hiç rüzgâr çıkmazsa, karar bir sonraki sabaha bırakılır.
Hisarköy’de halk, Tekke çamurunu ve Menderes kumunu karıştırarak küçük aynalar yapar. Üç kez üfleyip içine bakan kişi, ince çatlaklarda yol çizgileri görür. Aynayı kıran şansını kaybeder; saklayan ise tarlalarda veya bulutlarda aynı çizgileri yeniden görür.
Kızıldere’de yağmurla birlikte buharın “yıldızlarla konuştuğu” söylenir. Çocuklar o gece pencerelere renkli kurdeleler asar. Kurdeleler rüzgârla dans ederse, göğün dileğe yanıt verdiğine inanılır.