Osmaniye, Çukurova Ovası’nın güneydoğusunda, dağların başladığı ve rüzgarın portakal çiçeği taşıdığı yerdedir. Şehir, Roma-Helenistik dönem kalıntılarını, Türk misafirperverliğini, doğaya açılan patikaları ve kadim öyküleri bir araya getirir. Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay’a olan yakınlığı sayesinde mutfak ve kültür kesişiminde özel bir yere sahiptir.
Şehir merkezine yakın konumda yer alan Kastabala Antik Kenti (diğer adıyla Hierapolis), sütunlu caddesi, tiyatrosu, hamam kalıntıları ve tapınak alanı ile dikkat çeker. Özellikle kalıntıların içinden vadiye doğru uzanan perspektifi etkileyicidir. Bazalt çiçekler ve çam hışırtıları arasında sessiz bir ihtişamla parlar.
Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi, şehrin kuzeyinde, ormanın kalbinde yer alır. Hitit kabartmaları ve Luwi hiyeroglifleri açık havada ziyaretçilerini karşılar. Kral Azatiwatas’tan mitlere, aslanlara ve yıldızlara kadar uzanan hikâyeler; meşe ağaçları ve Aslantaş Barajı manzarasıyla birleşir.
Haruniye Kaplıcaları, Düziçi ve Hasanbeyli ilçelerinde kayalıklar arasında buharlı havuzlar sunar. Osmaniye; etli sarma, kabak çintmesi (dolma kabak) ve yer fıstığı ezmesi gibi lezzetleriyle ve fıstık üretimiyle tanınır. Yaz şenliklerini halk ezgileri ve bağlama melodileri süsler – dans, çay ve tozlu sandalet adımlarıyla birlikte.
html>