Iğdır, Doğu Anadolu’nun en geniş ovasında yer alır – Aras Nehri ile ihtişamlı Ağrı Dağı arasında yumuşakça uzanan verimli topraklarda. Iğdır bir ışık şehridir: ılıman iklimi, çok kültürlü yapısı ve bereketli toprağıyla Nahçıvan ve Kafkasya’ya açılan sessiz bir kapıdır. Türkiye’de güneş burada doğar derler – sebepsiz değil.
Karlarla örtülü Ağrı Dağı, güney ufkunu saran bir dev gibi yükselir – hem görkemli, hem neredeyse manevi. Nuh’un Gemisi efsanesi burada doğmuştur. Karagöl Yaylası’ndan bakıldığında buzullar ve Ermenistan sınırı etkileyici bir manzara oluşturur. Ağrı’ya çıkılmaz – ama hayran kalınır.
Aras Nehri, Iğdır’ı gümüş bir can damarı gibi keser. Vadi boyunca kayısı, kavun ve pamuk yetişir. Tuzluca yamaçları ise kırmızı, sarı ve beyaz çizgileriyle adeta açık bir jeoloji kitabı gibidir. Aynı ilçede bölgenin en eski tuz mağaralarından biri de yer alır – sessizlik ve şifa dolu bir mekân.
Iğdır’da Azerbaycan, Kürt ve Türk yaşam tarzları iç içedir. Nahçıvan Parkı’nda semaver ve müzikle kutlamalar yapılır. Soykırım Anıtı ise bölge tarihinin karanlık dönemlerini hatırlatır. Mutfağında bozbaş (kuzu yahni), etli erişte ve kete (içli hamur işi) bulunur – yanında ballı çay ya da yerel meyve infüzyonları eşlik eder.
/html>