Kırklareli’nde orman nefes alır, deniz sessiz kalır. Istranca Dağları ile Karadeniz kıyısı arasında, yosunda, taşta ve sabah sisinde saklı kalan hikâyelerle dolu bir coğrafya uzanır.
Vize’deki kaleden şehir merkezindeki Hızırbey Camii’ne kadar – Kırklareli, Traklar, Bizanslılar ve Osmanlılardan izler taşır. Küçük müzeler, taş köprüler, kestane ağaçları altında pazarlar – geçmiş burada hâlâ yaşar.
Dupnisa Mağarası saat gibi damlar. İğneada’nın longoz ormanı şiir gibi uğuldar. Kıyıköy kıyıda bir düş gibidir – manastır mağaraları, ahşap sandallar, su üstünde süzülen martılar. Kırklareli’nde doğa konuşur – yumuşak ama derinden.
Orman mantarları, Pınarhisar’ın biberleri, taze balıklar, yaylalardan gelen peynirler, el yapımı tarhana – her şey yöresel, her şey yerli. Üstelik kışın boza, yazın vişne kompostosu eşliğinde.
tml>