Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1881'de, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Selanik'te doğdu (günümüzde Yunanistan'ın Selanik şehri). Ailesi orta sınıfa mensuptu ve eğitime büyük önem veriyordu.
Genç yaşlarda Atatürk, olağanüstü zekâsı ve ülkesini değiştirme arzusu ile öne çıktı. Selanik Askeri Rüştiyesi ve daha sonra İstanbul Harp Okulu'nu üstün başarıyla tamamladı.
Askeri kariyeri 1911 İtalyan-Türk Savaşı ile başladı. Özellikle 1915'te Gelibolu Cephesi'nde, I. Dünya Savaşı sırasında mükemmel bir komutan olarak müttefiklere karşı savunmayı yönetti.
I. Dünya Savaşı'nın sonu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sonrası, Atatürk 1919-1923 Türk Kurtuluş Savaşı'nda direnişin liderliğini üstlendi. Vizyoner liderliği ve güçlü iradesiyle, 29 Ekim 1923'te resmen ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağladı.
İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve Halide Edip Adıvar gibi önemli yol arkadaşları bu süreçte büyük rol oynadı. Birlikte yeni ulusu şekillendirdiler, politika ve askeri sorumluluklar üstlendiler ve Atatürk'ün reformlarını desteklediler.
Atatürk'ün reformları derin etkiler bırakarak Türkiye'yi köklü bir şekilde modernleştirdi:
Kişiliği ve ruhu, kararlılık, pragmatizm ve ileri görüşlülükle şekillendi. Kendi sözleriyle: “En yüksek yönetim bilimdir.”
Atatürk, hayatının ötesinde etkisi devam eden bir miras bıraktı.
10 Kasım 1938 günü saat 09:05'te, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul'da Mustafa Kemal Atatürk vefat etti. Bu ölüm, sadece bir hayatın sonu değil, Türkiye için derin bir kırılma noktasıydı.
Atatürk, uzun yıllar süren yoğun çalışma ve hastalıklar nedeniyle gelişmiş bir karaciğer sirozu hastalığına sahipti. Sağlığı zayıflamasına rağmen, ülkesine olan vizyonunu son ana kadar korudu.
“Türklerin babası” olarak anılan Atatürk'ün ölümü haberi, tüm ülkeye hızla yayıldı. Doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlar işlerini bıraktı, sessizce yas tuttu, genç yaşlı herkes gözyaşlarına boğuldu. Müezzin, babanın ölümünü ilan etti – tüm Türklerin babası.
10 Kasım, yas ve anma günü olarak her yıl Türkiye'de kutlanır. Atatürk'ün son saatleri ve halkıyla olan derin bağını anlatan birçok efsane ve anekdot günümüze ulaşmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’deki ölümünden sonra, onun ruhu tüm Türkiye’de yaşamaya devam etti. Mirası, eğitim, siyaset ve kültürü şekillendiriyor ve nesilleri ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Her köy, her şehir onun adını bilir, doğudan batıya, kuzeyden güneye. O sadece bir isim değil, özgürlük, ilerleme ve bilimi temsil eden canlı bir fikirdir.
Atatürk bir keresinde şöyle demiştir: “Bir millet bilim olmadan var olamaz.” Bu söz, Türkiye toplumunda bugün bile geçerliliğini korumakta ve onun eğitime ve ilerlemeye olan sarsılmaz inancını yansıtmaktadır.
Reformlarıyla Türkiye'yi köklü şekilde değiştirdi – Latin alfabesinin kabulünden kadınların eşitliğine kadar. Modern, laik ve güçlü bir ulusun rehberi olmaya devam ediyor.